Çok uzun zamandan beri kaçıyorum. Tek bir uzun kaçış. Ve birbirinden farklı kaçışlar...
Ayırt edemiyorum uzun zamandır. Bazen kaçtıktan sonra fark ediyorum kaçtığımı. Kaçmışım diyorum. Kaçtığımı inkar ettiğim de oluyor. İçimde bir sır gibi. Ya da bir oyun gibi... mış gibi yaparak eğleniyorum kimi... Evet bir kaçağım ben. Rüyalarımda bile kaçıyorum. Karanlıktan. Etimle beslenmek istemeyenlerden...
Kaçamadığım zamanlarım da az değil; kaçmaktan farklı olmayan. Kendime bir süredir sorduğum bir soru var. O yüzden söylüyorum bunları. Nereye kaçıyorum? Bu soru yeni. Neden kaçtığımı nelerden kaçtığımı biliyorum. Ya da kaçamadığımı. Cevapları eski. Bu yeni sorudan da kaçmak istiyorum. Ama ben bir kaçağım. Kaçmaktan kaçamam. Gülümsedim şu an. Kaçamadım işte...
Gülüyorum hala... Fırsatları kaçırmak bir kaçağın kaderidir oysa... Ve bir kaçak bilmekten kaçındığı sonunu hissetmeye hüküm giymiş bir mahkum gibidir. Eee bu da beni mağrur bir fil ölüsü yapar. Yargılayabilirsin beni. Yargılarından da kaçamam. Yanından geçip gideceğim. Arkamdan "Eee" diyeceksin. Duramam. Belki bana yanıtını bilmediğim o soruyu sorarsın. Eee bir kaçığın anlattığı hikayelerden başka neyiz ki biz?
Gidemediklerimize..
_________________________
* Mağrur Fil Ölüleri -Volkan M. Sarıöz
0 yorum: